Kurban İbadeti Hayvanlara Yüklenen Kutsallığı Ortadan Kaldırır


Bu fotograf Hindistan'dan bir görüntü. İnekler Hindistan'da kutsal sayılıyor. Hayvanlara kutsallık yüklemek çok eski zamanlara dayanıyor. Eski Mısır'da hayvanlara tapma çok yaygınmış. Bunların en meşhuru Apis öküzüdür. Apis öküzleri, Eski Mısır’da tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak görülürmüş. Bu öküz, Memfis’in ilahı Ptah’ın canlı bir örneği sayılır ve onun bu hayvanda yaşadığına inanılırmış. Bu inanç bugün farklı isimle Hindistan'da devam etmektedir. Kurban ibadeti hayvanlara yüklenen kutsallığı ortadan kaldırır. Bunun örneğini Kur'an'da görmekteyiz. Bakara suresi bu olayı anlatır. Hz Musa Yahudileri Firavun'dan kurtardı, beraber Kızıldeniz'i geçtiler ama Fravun ve orduları geçemedi, denizde boğuldu. Yahudiler Fravun'un bıraktığı zenginliğe sahip oldular ve bir süre sonra Apis heykeli yapıp tapmaya başladılar. Hatta Musa peygamberle Kızıldeniz'i geçtikten sonra, Musa peygamber kırk günlüğüne Tur dağına gittiğinde Samiri altından bir öküz heykeli yaptı.

Taha
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

83 - (Daha sonra Musa halkından ayrılıp Tur’a çıktı) “Ey Musa! Seni aceleyle halkından ayırıp buraya getiren nedir?”

84 - “Onlar benim yoluma girdiler. Sana aceleyle geldim ki benden razı olasın” dedi.

85 - Allah dedi ki: “Senden sonra halkını fitneye [*] (kendilerini yakan bir imtihana) soktuk. Samiri onları yoldan çıkardı.”

[*] Harun aleyhisselama rağmen Mısırlıların tanrı edindiği Apis’i hatırlatan buzağı heykeline tapmaları, Firavun’unun servetine konmalarından sonra olmuştu. (Bkz. Zümer 39/49, Araf 7/137 vd)

86 - Musa hemen halkına döndü. Öfkeli ve üzüntülüydü. Dedi ki “Ey halkım! Rabbiniz size güzel bir söz vermedi mi? O sözün üzerinden çok mu zaman geçti? Yoksa Rabbinizin gazabını (öfkesini) hak etmek mi istediniz de bana verdiğiniz sözden de caydınız?”

87 - Dediler ki “Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Firavun halkının süslerinden bize yükler yüklendi; biz onları (ateşe) attık[*]. Samiri de aynı şekilde attı.”

[*] Firavun’un halkı denizde boğulunca elde edilen ganimetler.

88 - Sonra Samiri (ateşten) onlara böğürebilen bir buzağı heykeli çıkarmıştı. Bunun üzerine şöyle demişlerdi: “Bu sizin ilahınızdır (tanrınızdır). Musa’nın da ilahıdır ama o, onu unuttu.”

89 - Tek bir sözle olsun, kendilerine karşılık veremediğini görmüyorlar mıydı? Onun onlara ne faydası olabilirdi ne de zararı.

Öküzün kutsallığı ancak onu keserek biter. Kurban ibadeti bu açıdan hayvanlara yüklenen kutsallığı bitirir. Bunun örneği yine Yahudilerdir. Allah Yahudilerin Apis öküzüne verdiği kutsallığı bitirmek için bir boğa kesmelerini istemiş. Musa peygamber "Allah bir sığır kesmenizi istiyor" deyince Yahudiler "sen bize şaka mı yapıyorsun" şeklinde cevap vermişler çünkü öküzleri kutsal saydıkları için istenen şey çok zorlarına gidiyor. Kesmemek için bahaneler ileri sürmüşler. "Keseceğimiz sığır nasıldır" diye sürekli sorular sorup geçiştirmeye çalışmışlar. Bunlar alttaki ayetlerde görülüyor.

Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

67 - Bir gün Musa halkına, “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor!” dedi.[*] “Sen bizimle eğleniyor musun!” dediler. O da “Kendini bilmez biri olmaktan, Allah’a sığınırım!” dedi.

[*] Eski Mısır’da Apis denen boğaya ve Hator (Hathor) denen ineğe tapılırdı. Apis daha değerliydi (Yeremya 46/14.)Musa aleyhisselam: “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor” dediği zaman bir inek kesebilirlerdi. Ama o inanç içlerine öylesine işlemişti ki (Bakara 2/93) ineği kesmek istemediler ve sonunda emre uyup Apis özelliğinde bir boğa kestiler.

68 - “(O, özel bir şey olmalı.) Bizim için Rabbine (Sahibine) sor, o nasıl bir şeydir, bize açıklasın!” dediler. Dedi ki: O, şöyle diyor: ‘Ne yaşlı ne körpe, ikisinin ortası bir sığır.’ Haydi, emri yerine getirin!”

69 - “Bizim için Sahibine (Rabbine) sor, bize ne renk olduğunu da açıklasın!” dediler. Musa dedi ki Rabbim şöyle diyor: “O sarı bir sığırdır, sapsarı renkte, görenlere zevk verir.”

70 - “Bizim için Rabbine (Sahibine) bir daha sor, onun nasıl bir şey olduğunu iyice açıklasın! O sığır bize tanıdık geldi (Zihnimizdeki bir sığıra benziyor)[1*]. Allah gerekli desteği verirse[2*] onu mutlaka buluruz!” dediler.

[1*] تشابه = teşabüh, iki şey arasındaki benzerliği ifade eder. Bu âyet, Musa aleyhisselamın yaptığı tanımlamaların, onların zihninde apis öküzünü canlandırdığını gösterir.

[2*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. Özne Allah ise “gereğini yarattı” anlamına gelir. (Bkz. Müfredât). Burada yaratması beklenenler, ihtiyaç duyulan şeylerdir.

71 - Dedi ki Sahibim şöyle diyor: “O bir boğadır; [1*] ne koşulup toprağı sürmüş ne de ekin sulamıştır. Salmadır; [2*] alacası da yoktur.” “Şimdi tüm bilgiyi getirdin!” dediler ve boğayı kestiler. Neredeyse emri yerine getirmeyeceklerdi.

[1*] Bakara بَقَرَةٌ, bakar = بَقَر’ın tekilidir, sığır demektir. Âyetteki (تُثِيرُ الأَرْضَ= tusîru’l-arda = yeri sürer) sözü, onun erkek olduğunu gösterir. Ayetlerdeki fiillerin müennes olması بَقَرَةٌ nın müennes-i lafzî olmasından dolayıdır.

[2*] Ortaya salınmış, bir işte kullanılmamışsa, boğadan başkası olamaz.

Bu ayetlerde kesilecek sığırın sarı renkte istenmesi altından yapılan Apis öküzü heykeliyle ilgilidir. Allah altın sarısı bir sığır kestirerek Apis öküzünün kutsallığını bitiriyor. Bu öküz bugün şöyle resm ediliyor.

Kur'an'da kurban kesme emri var mı?

Bazı islam düşünürleri arasında kurban ibadetinin olmadığı görüşü hakimdir. Bu konuda tartşmalardan biri Kevser suresidir. İkinci ayetindeki "venhar" kelimesi bir çok anlama geliyor, bu anlam çokluğu bir kesim için kurban var veya yok tartışmasına sebep oluyor. Genel kabule göre Kevser suresinin ikinci ayeti şöyle;

Öyleyse ibadeti Rabbin için yap ve kurbanı onun için kes.

“Nahr” göğsün üst kısmındaki boyun çukuruna denir. (Müfredat s.627) “Venhar” ise “O çukura bıçak saplayarak kes” demek olur. Bu sırada hayvan ayakta bulunur. Bunu daha açık şekilde anlatan Ayet şudur: “Gösterişli hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Sıra sıra ayakta dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üstüne düştüklerinde onlardan yiyin, ihtiyacını gizleyen ve gizlemeyen fakirlere de yedirin. Belki şükredersiniz diye onları emrinize verdik.” (el-Hac 22/36)

Bu ayete yapılan diğer tercüme ise şöyle;

Öyleyse her işi Sahibin için yap ve her şeye O’nun için göğüs ger!

Nahr = النَّحْرُ göğüs anlamına gelir. (Lisan'ul-Arab) Namazda ayağa kalkıp göksünü öne çıkarması anlamında da kullanılır. İki toplumun birbiri ile çatışmasına da tenahur = تَناحَر denir. (el-Ayn) Ayetteki وَانْحَرْ = v'enhar li rabbik وَانْحَرْ لِرَبِّكَ anlamında olur. Yanlışlara karşı sürekli cihad halinde olmak gerektiği için en uygun anlam "Rabbin içein göğüs ger!" olur.

Kevser suresinin ikinci ayetindeki bu farklı yorumların kurban ibadetinin farz olmasıyla bir alakası yoktur ama sanki bu ayeteki "venhar" kelimesine "zorluklara göğüs germe" anlamı verince kurban ibadetinin olmayacağı düşünülüyor halbuki kurban ibadeti Adem (a.s) zamanından beri var olan bir ibadettir. Allah her topluma/ümmete kurban ibadetini farz kılmıştır. Bunun delili Hac suresinin 34. ayetidir.

Hac
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

34. Her toplum (ümmet) için bir mensek[*] yaptık ki kendilerine rızık olarak verdiğimiz en’am (koyun, keçi, sığır ve deve) cinsinden hayvanları Allah’ın adını anarak kessinler. Hepinizin ilahı bir tek ilahtır; O’na teslim olun. Alçak gönüllülere müjde ver.

[*] Mensek: Kurban kesme yeri, kurban kesme zamanı ve kurban anlamlarına gelir. Burada kurban ve kurban kesme zamanı anlamları uygun düşmektedir.

Üstteki ayette en'am cinsinden hayvanların kurban edileceği yazıyor, parantez içinde en'am'ın hangi hayvanlar olduğu yazıyor, bu hayvanların hangileri olduğunu Enam 142-144. ayetlerden anlıyoruz.

Enam
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

142. (Allah) En’amın bazısını yük taşımak, bazısını da binmek için (yaratmıştır). Allah'ın size azık olarak verdiklerini yiyin. Şeytanın izinden gitmeyin. O sizin açık düşmanınızdır.

143. (En’amı) Sekiz eş (olarak yaratmış)tır[*]; koyundan iki, keçiden iki. De ki “Allah iki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa dişilerin dölyataklarındaki yavruları mı haram kıldı? Eğer samimiyseniz bir bilgiye dayalı olarak söyleyin."

[*] Bu ve bundan önecik âyetin başında gizli enşee = أَنشَأَ fili vardır. Anlam ona göre verilmiştir.

144. Deveden iki, sığırdan iki. De ki “İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa dişilerin döl yataklarındaki yavruları mı haram kıldı? Allah böyle buyrurken yanın da mıydınız?" Bilgisizlikleri sebebiyle insanları saptırmak için bir yalanı Allah'a atfeden kişiden daha yanlış kim olabilir? Allah yanlışlar içinde olan topluluğu yola getirmez.

Bu ayetlerden en'am'ın koyun, keçi, sığır, deve olduğunu görülüyor. Dişi ve erkek olarak düşününce de sekiz eş olarak yaratıldıklarını anlıyoruz. Hac otuz dörtdüncü ayette her toplum/ümmete kurban ibadeti farz kılındığı söylendiğine göre, bu ilk ümmet olan Adem (a.s) önderliğinde toplanan ümmetten başlar, son ümmet de Muhammed (a.s) önderliğinde toplanan ümmet olur. Bu ikisi arasında ne kadar nebi geldiyse o kadar ümmet var demektir. Ayette neden kurban kesildiği de söyleniyor; Allah'ın adını ansınlar diye.

Bu sayfanın konusu kurban ama çok kısa nebi ve kitap kavramından bahsedeceğim ki Allah'ın her ümmete nebi ve kitap gönderdiğini de görebilelim. Nebi kendisine kitap verilen kişidir. Gelenekçiler bunu kabul etmez, onlar resullere kitap verildiğini söylüyor ama Kur'an nebilere kitap verildiğini söylüyor. Delil alttaki ayet.

Hac
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

213. İnsanlar tek bir toplumdu. Allah, onlara müjde veren ve uyarılarda bulunan nebîler gönderdi; onlarla birlikte, gerçekleri içeren kitap da indirdi[1*] ki ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında o kitap hükmetsin. Kendilerine kitap verilenlerden başkası ayrılığa düşmedi.[2*] Açık belgeler geldikten sonra birbirlerine hakimiyet kurmak istedikleri için böyle oldu. Sonra anlaşamadıkları konuda, Allah, müminleri, kendi onayıyla doğruya ulaştırdı. Allah, doğruları tercih edeni doğru yola yöneltir.

[1*] Âyete göre Âdem aleyhisselamdan beri her nebîye kitap verilmiştir.

[2*] Kitabı okuyanlardan kimi kendini düzeltir, kimi de bile bile yanlışlara sarılır. Bu da ayrılıklara sebep olur.

Bütün nebilere kitap verildiğini de Enam 83-89 ayetlerinden anlıyoruz. Bu ayetlerde on sekiz nebinin ismi sayılıyor, 87. ayette ise Allah bu on sekiz nebinin babalarını, soylarını ve kardeşlerini de seçtiğini, 89. ayette ise adı geçenlere kitap, hikmet ve nebilik verdiğini söylüyor. Bu ayetlerde sayılan nebilerin babaları da seçildiği için bu Adem'e (a.s) kadar gidiyor demektir. Bütün saydığı bu nebilere kitap verildiği çok açık bir şekilde görülüyor. En başta yazdığım Hac 34. ayete geri dönersek, Allah her ümmet için kurban ibadetini farz kıldığını söylüyor, bu ibadeti her ümmete nebilerine verdiği kitaplarla bildirmiş olduğunu anlıyoruz.

Kurban ibadeti her mümine farz bir ibadettir ama mezhepler Hanefiler hariç sünnet olduğunu söylerler ama Kur'an farz olduğunu açıça söylüyor. Kurban ibadeti ile hac aynı zamandadır. Alttaki yazıyı süleymaniye Vakfı'nın "Hac ve Kurban" makalesinden aldım. Haccında Adem (a.s) zamanından beri olduğu ve kurban bayramı ile haccın aynı zamanda yapıldığını gösteriyor. Bu ayetlerden sonra "kurban yanlız hacda kesilir" diyenlerin de delili kalmıyor zaten hac ile kurban aynı zamanda oluyor.

Süleymaniye Vakfı'nın Hac ve Kurban makalesinden bir bölüm.

Yeryüzünün ilk mabedini, ilk insan olan Âdem aleyhisselam bina etmiş ve ilk haccı o yapmış olmalıdır. Çünkü İbrahim aleyhisselam, Nuh tufanından sonra Kabe’yi eski temellerinin üstüne kurmuştu:

“Bir gün İbrahim, İsmail’le beraber Kâbe’nin temellerini yükseltiyordu. Dedi ki: “Rabbimiz, bunu bizden kabul et; işiten de sensin, bilen de.”(Bakara 2/127)

Sonra Allah Teâlâ’dan hac ibadetinin yapıldığı yerleri göstermesini istemişti:

“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler eyle. Soyumuzdan da sana teslim olmuş ümmetler oluştur. Bize hac ibadetini yapacağımız yerleri (menâsiki) göster ve tevbemizi kabul et. Sen tevbeleri kabul edersin, ikramın boldur.”(Bakara 2/128)

İbrahim aleyhisselamın ilk haccından sonra verilen şu emir de önemlidir:

“İnsanların içinde haccı ilan et ki sana, yürüyerek ve bitkin binekler üzerinde gelsinler; bütün derin vadilerden geçip gelsinler.” (Hac 22/27)

Âyette hac kelimesinin elif lamlı olması haccın bilindiğini gösterir. Mekke, ümmü’l-kurâ yani dünyanın anakentidir. İbrahim aleyhisselam Filistin’den oraya tek bir yoldan gelmiştir. Âyetteki “bütün derin vadilerden gelsinler” ifadesi, her yandan insanların oraya geleceğini gösterir. Bu da adını bilmediğimiz nice nebinin ümmetinin gelmesi demektir. Öyleyse onlar da haccı biliyordu ama yeri kaybolduğu için yapamıyorlardı.

Allah-ü Teâlâ, haccın “bilinen günlerde[2]” yapılmasını emrettiğine göre hac günleri de biliniyordu. Onlar aynı zamanda ümmetlerin kurban kesme günleridir. Nitekim bir âyet şöyledir:

“Biz her ümmet için bir kurban zamanı belirledik.”(Hacc 22/34)

Hacc ile ilgili olan şu âyette geçen kurban, kurban bayramı kurbanıdır.

“Gelsinler de kendi menfaatlerini görsünler[3]; belli günlerde de Allah’ın onlara rızık olarak verdiği hayvanlardan en’âm (koyun, keçi, sığır ve deve) üzerine Allah’ın adını ansınlar. Onlardan hem siz yiyin, hem de darda olan yoksula yedirin.”(Hac 22/28)

Öyleyse hac ve kurban, Adem aleyhisselamdan bu yana bilinen ve aynı tarihlerde yerine getirilen ibadetlerdir.

Araplar İbrahim aleyhisselam’ın soyundan geldikleri için Hacc’ı biliyor ve her sene yerine getiriyorlardı.

Makalenin tamamı burada. suleymaniye-vakfı-hac-ve-kurban

Hac ve kurban bayramının aynı tarih olmasıyla ilgili açıklama

Hac 28. ayete göre hac ve kurban bayramı kurbanı aynı tarihtedir, Allah hacca gelen hacı adaylarına kurban bayramı kurbanlarını hacda kesmelerini söylüyor.

Kurban İbadeti - Fıkıh Müzakereleri

Kurban ibadeti ve kurban ile haccın aynı tarihlerde olması hakkında detaylı bilgiyi alttaki dersten dinleyebilirsin.