Eş Şekûr

Yapılan amele çok ödül veren. Şükre sınırsız karşılık veren.

Sözlükte “yapılan bir iyiliğin sahibini övgü ile anmak” mânasındaki şükr (şükrân) kökünden türeyen şekûr “çokça teşekkür eden” demektir. Allah’a nisbet edildiğinde “az da olsa kulun iyi bir ameline fazlasıyla karşılık veren” anlamına gelir (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, II, 493; Kāmus Tercümesi, II, 446) (TDV İslam Ansiklopedisi, Şekûr maddesi.)

Kur'an'da mükerreren, müstakil ve mutlak olarak Allah için kullanılır. Kendisine yapılan şükrü şanına yaraşır biçimde karşılık veren. Hiçbir teşekkürü karşılıksız bırakmayan. Az amele çok ödül veren. Şükür edene şükür ettiği şeyi kat kat arttıran sonsuz ve sınırsız eşsiz ve benzersiz mutlak özne demektir. Şekûr ait olduğu kalıp gereği teşekküre karşılık vermedi öyle bir mübalağa ifade eder ki, yapılmış teşekkürü değil yapılması muhtemel teşekkürü dahi katbekat ödüllendiren anlamını içerir.

Eş şukr, ikram sahibini övmek amacıyla verdiği nimeti itiraf etmektir. Bir başka ifadesi ile ikram edene minnet duymak ve teşekkür etmektir. Şükür aslen belli etmek, sergilemek, göstermek mânâsına gelir. Açılımı kendisine verilen emeği üzerinde göstermektir.

Şükür ile hamd arasında fark vardır. Şükür de öne çıkan ikram sahibinin nimeti, hamdte öne çıkan nimeti ikram edenin zatıdır. Onun içindir ki Allah'a nimetinden dolayı şükredilir, fakat zatından dolayı hamd edilir. Şükür nimete bakar. Yani nimet yoksa şükür de yoktur. Fakat hamd zâta bakar. Hamdin olmadığı bir an yoktur. Şükür nimetin gereği, hamd ise hikmetin gereğidir. Şükrün zıttı küfür (nankörlük) hamdin zıttı zemm (yergi) dir.(Mustafa İslamoğlu, 2107, Kur'an'a Göre Esmâ-i Hüsnâ, 2. Cilt, Sayfa 1128, Düşün Yayınları)

Şekûr İsmi Geçen Ayetler

    Fatır

  • 29. Allah'ın Kitabına uyan, namazı tam kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık harcamada bulunanlar, tükenmeyecek bir kazanç beklentisi içindedirler.

  • 30. Bunlar, onların hak ettiklerini Allah’ın tam vermesi ve onu, ikramıyla artırması içindir. Çünkü o, çok bağışlar ve teşekkürle karşılar.

  • 31. Sana indirdiğimiz bu kitap tümüyle gerçeklerden oluşur ve öncekileri kendinde olanla tasdik eder. Elbette Allah, kullarının içini bilir ve onları görür.

  • 32. Sonra kullarımızdan seçtiğimiz kimseleri Allah'ın izniyle bu Kitaba mirasçı yaparız. Onlardan kimi kendine kötülük yapar, kimi orta yolda gider, kimi de iyilikler konusunda en önde olur. İşte büyük üstünlük en önde olmaktır.

  • 33. Onların girecekleri yer, Adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler, elbiseleri de ipektendir.

  • 34. Orada şöyle diyeceklerdir: “Allah, yaptığı her şeyi güzel yapar; üzüntülerimizi gideren odur. Rabbimiz gerçekten çok bağışlayan, teşekkürle karşılayanmış."

  • Şura

  • 22. Yanlış yolda olanların yaptıklarından dolayı korktuklarını görürsün. Korktukları başlarına gelecektir. İnanıp güvenen ve iyi işler yapmış olanlar ise cennette su başlarında olacaklardır. Beğendikleri her şey Sahiplerinin katında onlar içindir. Bu, büyük bir ikramdır.

  • 23. Allah’ın inanıp güvenen ve iyi işler yapan kullarını sevindireceği şey işte budur. De ki “Sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim beklediğim sadece, Allah’a yaklaştıracak şeylere ilgi duymanızdır .” Kim güzel bir iş yaparsa ona güzellik ekleriz. Çünkü Allah çok bağışlar ve üzerine düşeni eksiksiz yapar[*].

    [*] Şükür, yapılan iyiliğe karşılık üzerine düşeni gönlü, dili ve davranışlarıyla yerine getirmektir (Müfredat). Allah'ın kullarına söz verdiği şeyleri yapmasına da şükür denir. Ancak Türkçede Allah’ın şükretmesi diye bir kullanım olmadığından şükür kelimeleri “üzerine düşeni yapma” şeklinde çevrilmiştir.

  • Tegabun

  • 17. Allah’a güzel bir ödünç verirseniz O size, kat kat fazlasını verir ve durumunuzu düzeltir. Üzerine düşeni eksiksiz yapan ve yumuşak davranan Allah’tır.


Esmaül Hüsna listesine dönmek için İsim Listesi'e tıklayın.