Zekat Oranları Nasıl Belirlendi?


Sayfa Başlıkları

★★★

Zekat Ne Demek?

Zekat sözlükte; artma, çoğalma anlamlarına geliyor. Aslında Zekat Müslüman bir ülkede yaşayan herkesten alınan vergidir. Tevbe suresinde yüz üçüncü ayete kadar önceki ayetlerde inanan, inanmayan, münafık, başka dinden vs bir çok insan sayılıp peşine "onlardan zekat al" diye ayet geliyor. Hitap peygamberimize, bugünse Müslüman yöneticilere.

Tevbe
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

103. Mallarından sadaka al; böylece onları arındırmış ve geliştirmiş olursun. Onlara sürekli destek ol, senin desteğin onları rahatlatır. Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır.

Bazı hocaların zekat oranlarına itirazı var. Zekat oranları ticaret mallarında kırkta bir, tarım ürünlerinde onda birdir. Bazı hocalar bu oranların kaynağının Kur'an olmadığı ve bu oranların az olduğunu söylüyor. Tarım ürünlerinin zekatının neden onda bir olduğunu Abdülaziz Bayındır'ın Kur’ân’da Sadaka ve Faiz makalesinden alıntı yaparak göstereceğim.

Tarım Ürünleri Neden Onda Birdir?

---------- alıntı başlangıcı ----------

Allah Teâlâ tarım ürünleri ile ilgili olarak şöyle demiştir:

“Çardaklı, çardaksız bahçeleri, yemesi farklı hurmaları ve ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları var eden O’dur. Bunlar ürün verince ürünlerinden yiyin. Hasat gününde de hakkını verin. Savurganlık yapmayın. O, savurganları sevmez.”(En’am 6:141)

Mekke’de inen bu âyette verilmesi emredilen hak, tarım ürünlerinden hasat günü alınan sadakadır. Hasadın tamamını vermiş olmak için onda birini vermek yeterli olduğu için bu ürünlerden alınan sadakaya, “onda bir” anlamına gelen “öşür” adı verilir. Üretimde ilave masraf yapılırsa oran yirmide bire düşer. Zararı göze alarak yapılan harcamalar ürünü artıracağından bu indirim, teşvik mahiyetindedir. Nebî’mizin şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Nehir ve yağmur sularıyla sulanandan onda bir (öşür), hayvanla sulanandan yirmide bir(nısf’ul-öşr) alınır.”

Hasat günü yapılan ödeme tarlada olacağı için depolama ve nakliye masrafları olmaz. O mal, tüccar tarafından satın alındığı andan itibaren ticaret malına dönüşür.

------------ alıntı sonu ------------

Bu oranları anlayabilmek için alttaki ayeti bilmek gerekir.

Enam
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

160. Kim bir iyilikle gelirse ona, on katı verilir. Kim de kötülükle gelirse sadece bir katı ile cezalandırılır. Kimseye haksızlık yapılmaz.

Tarım Ürünlerinin Onda Birini Zekat Veren Tamamını Vermiş Sayılır

Allah bir iyiliğe on kat mükafat verdiği için tarım ürünlerinin onda birini zekat veren tamamını vermiş sayılıyor. Eğer tarlada iş gücünü artırırsan, sulamayı nehirden yaparsan vergi yirmide bire düşüyor. Nehirdeki su Allah'ın, Allah'ın imkanlarını kullanana indirim yapılıyor. Yani Allah nehirdeki suyu zekata katmıyor. "sen kendi çalışmandan zekat vereceksin" diyor oranı düşürüyor.

Para Ve Ticaret Malları Neden Kırkta Birdir?

Para ve ticaret mallarında zekat oranı neden kırkta birdir, bunu yine Abdülaziz Bayındır'ın Kur’ân’da Sadaka ve Faiz makalesinden göstereceğim.

---------- alıntı başlangıcı ----------

“Ey inanıp güvenenler! Özelliği kat kat katlanıp artma olan faizi yemeyin Allah’tan çekinin ki umduğunuza kavuşasınız.” (Al-i İmran 3:130)

Âyetteki أَضْعَافًا= “ed’âfen ifadesi Arap dili açısından الرِّبَا= riba’nın halini yani özelliğini gösterir. “Ed’âfenmudâ’afeten” sözü, “ikinin katları” anlamındadır. Katlanarak artma,faizin değişmez özelliğidir. Bu âyete başka anlam verilemez. Çünkü oranı ne olursa olsun, faizin her çeşidi haramdır.

“İnsanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; kat kat artıranlar zekât verenlerdir.” (Rûm30/39)

Faizci kazancını kat kat artırabilir ama Allah, onu meşru saymaz. “kat kat artıranlar” diye tercüme edilen kelime “el-mud’ıfûn = الْمُضْعِفُونَ”dur. Baştaki “el” takısı, bunun bilindiğini gösterir. Kavram, Al-i İmran 130. âyette, bir şeyin en az dört katı demek olan “ed’âfenmudâ’afeten” şeklinde geçmişti. Bu durumda âyetin son bölümü şu anlamda olur:

“Kazançlarını en az dört kat artıranlar, zekât verenlerdir.”

Zekât veren, faizci gibi ihtiyaç sahibini sömürme imkanına sahip olduğu halde Allah’ın rızasını tercih ettiği için Allah, onun zekât olarak verdiği 1 lirayı en az dört lira sayar. Allah, bir iyiliğe en az on kat sevap verdiği için dördün 10 katı 40 eder. Yani para ve ticaret mallarından 1 lira zekât veren 40 lira vermiş gibi olur. Bu mallarda zekât oranının kırkta bir olması bundandır. Nebî’miz aleyhisselam şöyle demiştir:

“Her iki yüz dirhemin kırkta birini, her yirmi dinarın yarım dinarını getirin" Ticarete girenler, bir çok zararı göze almış olurlar. Onların sadaka oranının düşürülmesi, aynı zamanda ticareti teşviktir. Bir de verilen sadakalar, sekiz sınıfa harcanınca oluşan güven ve tatmin ortamı, faizin doğurduğu güvensizlik ve korku ortamının tersine çok olumlu gelişmelere yol açar ve ticari hayatı, gerçek anlamda geliştirir. Bu da toplumun refah seviyesini ciddi anlamda yükseltir.

------------ alıntı sonu ------------

Kırkta Bir Zekat Veren Malının Tamamını Vermiş Sayılır

Ticaret mallarında da hesap aynı yöntemle yapılıyor. İnsan bir lira parasını faize değil de zekatla verirse bunun dört katı kazanç elde edermiş. Dört kat hesabı Rum suresi otuz dokuzuncu ayette geçen el-mud’ıfûn kelimesinden bulunuyor. el-mud’ıfûn dört kat artışı gösteriyor. Allah bir iyiliğe on mükafat verdiği için dört kat kazanç alan bir de on katı mükafat almış oluyor. Yani malının kırkta birini veren tamamını vermiş gibi sayılıyor.

Hangi Malların Zekatı Verilir?

Tüketim mallarının zekatı yoktur. Telefonu kullanmak için aldıysan zekatı yoktur ama satmak için aldıysan zekatı vardır. Her şey böyle. Ticaret için aldığın malın zekatı var ama kişisel kullanım için aldığın malın zekatı yoktur. Eğer bir kenarda 85 gr altından ya da 65 gr gümüşten fazla paran varsa o da zekata tabidir. 85 gr altından ya da 65 gr gümüşten fazla paraya nisap miktarı deniyor.

Gayrimenkullerin Zekatı Olur Mu?

Eğer oturduğu evin, bindiği arabanın da zekatının verilmesi gerektiğini düşünen varsa, beraber düşünelim; Türkiye'de ki her evin değeri aynı mı? Her arsanın değeri aynı mı? Her arabanın değeri aynı mı? Hangi malı hangi evi düşünürsen düşün 81 ilin 81'in de de farklı fiyatta değil midir? İstanbul’da bir öğretmen düşünelim. Öğretmen maaşıyla geçiniyor ama babasından Nişantaşı'nda ev miras kalmış olsun. Nişantaşı'ndaki ev fiyatlarından haberin var mı? Emlaktan sitelerinden baktım. 40 yıllık ev 1.350.000 TL, yeni yapılmış binadaki ev 5.000.000 TL. Evlerin yaşlarına göre bile fiyatları değişiyor. Bizim öğretmenin evi 40 yaşındaki ev olsun, 1.350.000'un zekatını %2,5'tan hesaplarsan 33.750 TL ediyor. Bir öğretmen yılda 33.750 tl'yi nasıl ödeyecek? Peki bu öğretmene babasından yazlık da miras kaldıysa, mesela Bodrum'da. Bir de arabası varsa, bu örnekteki öğretmenin kabaca yılda 75.000 TL den fazla zakat ödemesi gerekiyor. Bir öğretmenin yıllık maaşı ne kadar ki? Bu kafaya göre Nişantaşı'nda 5.000.000 TL evde oturan adamın yıllık zekatı ise 125.000 TL olur. Bir de 100.000 liralık bir evde oturan adamı düşün, zekatı 2.500 lira. Aklın böyle bir sistemi alıyor mu? Böyle adaletsizlik olur mu? Hepsi ev ama şehrine semtine göre ödediğin zekat değişiyor üstelik ödeyemeyeceğin şekilde, hem de her yıl. Eğer satmak için ev, araba vs aldıysan, yaptıysan zekata tabi olur yoksa zekata tabi olmaz.

Her Bir Liranın Üstünden Bir Yıl Mı Geçmesi Gerekiyor?

Zekat vermek için eldeki paranın, altının üstünden bir yıl geçmesi gerekiyor. Mesela bir çiftçi tarladan ürününü kaldırdı, onda bir zekatını verdi, sattı. Şimdi eline geçen paranın zekatını hemen verecek mi? Hayır, bir yıllık geçim parasını hesap edecek. Bir yıl geçtikten sonra elinde kalan para nisap miktarının üstündeyse o paranın zekatını verecek. İnsanların aklına en çok zekat vermek için her paranın üstünden bir sene mi geçmesi gerekiyor? sorusu takılıyormuş. Yapılacak en iyi şey “şu tarihten şu tarihe zekat vereceğim” diye kendimize bir senelik tarih belirlemek. Zekat vermek için, o tarihler arasında ne kazandın, ne harcadın, ne biriktirdin vs son gün elinde ne kaldı ona göre hesap yapacaksın. Diyelim 1 Ocak'ta zekat vermeyi kararlaştırdın ama mesela bir gün önce 31 Aralık'ta eline toplu bir para geçti. Mesela 50 bin lira miras kalmış olsun. 31 Aralık günü sana dediler ki "Aha bu para senindir, sana miras kaldı" ertesi günü zekat verirken hesaba o 50 bin lirayı da katacaksın çünkü bu para zekat vermeyi planladığın bir yıl dolmadan geldi. 2 Ocak'ta gelseydi ertesi sene 1 Ocak'ta 50 bin lira hala elindeyse ya da ne kadar kaldıysa o zaman zekat hesabına katacaktın. Yani her paranın üstünden bir sene geçmesi gerekmiyor. Senin belirlediğin bir yıl içinde eline geçen, harcadığın, sonunda elinde ne kaldı bu önemli. Bir yıl sonunda elinde kalan nisap miktarından fazlaysa o zaman zekat vereceksin.

Allah Namazla Zekatı Hep Yan Yana Anıyor Bunu unutma. Zekatın her zaman namazla yan yana anılması önemini göstermesi açısından yeterli. O yüzden nisap miktarı üzerinde paran varsa zekatını ver. Faizden uzak dur dememe gerek var mı? Yine de yazayım; Faizin her türlüsünden uzak dur. Banka kredilerine girme. Zekat vermek için çalış. Umduklarına kavuşacak olanlar onlarmış. Elif, Lâm, Mim.  Bunlar, Hikmet (problem çözme bilimi) ile donanmış, kitabın ayetleridir.  İyi davrananlar için rehber ve rahmet olmak üzere! Onlar ki; namazı gereği gibi kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.  İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzerindedirler. Ve onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridirler. (31:Lokman 1-5)

Zekat Ayetleri

Tevbe
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

60. Zekatlar (Sadakalar) sadece fakirler, çaresizler, bu işte çalışanlar[1*] ve kalpleri ısındırılanlar[2*] içindir. Bir de esirler, borçlular, Allah yolunda çalışanlar ve yolda kalanlar uğrunda harcanır. Bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Allah bilir, doğru kararlar verir.

[1*] Sadaka toplama ve dağıtma işini meslek edinmiş müminler, kamu görevlilieri

[2*] İslam dinine kalpleri ısındırılanlar

Rum
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

39. İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz faizli borç[1] Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; mallarını kat kat artıranlar zekât verenlerdir.

[1] “Faizli borç” diye meal verdiğimiz “min ribe = مِن رِبًا” ifadesi “li riben = لِربا” taktirindedir. Devamındaki liyerbuve = ‘لِّيَرْبُوَ’nin başında da lam = لِ harf-i cerri olduğu için birincisinde aynı anlamda min = مِن kullanılmıştır. Buradaki riba, faizli borç anlamında mecazdır. Ayete genellikle şöyle bir meal verilir: “İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz her hangi bir faiz” Böyle bir faiz olmayacağından kelimeye faizli borç dışında bir anlam verilemez.

Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım (Nahl 98)

110. Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin. Kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliğin karşılığını Allah’ın katında bulursunuz. Yaptığınız her şeyi gören Allah’tır.


254. Müminler! Size rızık olarak ne vermişsek, ondan hayra harcayın. Bunu; alışverişin, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmeden yapın. Bunları görmemekte direnenler yanlışlar içindedirler.


276. Allah, faizli işleri dara sokar, sadakaları/zekâtı büyüme aracı yapar.[*] Allah, âyetleri görmezlik eden suçluların hiçbirini sevmez.

[*] Faiz, ekonomiyi daraltır, zekât geliştirir. “İnsanların malları içinde artsın diye faize verdiğiniz şey (borç) Allah’ın yanında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince; kat kat artıranlar zekât verenlerdir. (Rum 30/39)

Zekatla İlgili Güncel Sorulara Cevaplar - Abdülaziz Bayındır

Kur'an'a Göre Zekat Oranları - Geniş Özet